EDEBİYATIN USTA KALEMİ
Kaleme aldığı eserler ile edebiyat dünyasında şok etkisine neden olan James Joyce, dönemi için oldukça cesur ve farklı yazım tekniğine sahip bir isim. Edebiyatta yeni kapılar aralayan Joyce’un hayatını ve edebi çevrelerce niçin bu denli büyük bir yazar gösterildiğini yazımızda okuyabilirsiniz.
James Joyce, 2 Şubat 1882’de Dublin’de doğar. Babası ile sorunlu bir çocukluk geçiren Joyce, altı yaşında dil ve din eğitimi veren Cizvit okulunda yatılı okumaya başlar. Asosyal geçen çocukluğunda ve gençliğinde bolca kitap okur.
Üniversite eğitimini aynı kentteki University College’da tamamlayan Joyce, hayranı olduğu çağdaş tiyatronun kurucularından Norveçli Henrik Ibsen’in oyunlarını orijinal dilinden okuyabilmek için Danca öğrenir. 18 yaşındayken Ibsen’in “Biz Ölüler Uyanınca” adlı oyunu üzerine yazdığı deneme, Londra’da çıkan bir dergide yayımlanır. Bu erken başarı Joyce’un yazar olma yolunu açar.
1905’te ileride evleneceği Nora ile tanışır. Geçinmek için bankada çalışır, İngilizce öğretmenliği yapar. İrlanda’da haftalık olarak yayımlanan bir gazetede öykü yazar. Bu öyküler “Dublinliler” ismiyle 1914’te Birleşik Krallık’ta yayımlanır ve edebiyat çevresinde ismi duyulan bir yazar haline gelir.
1916’da “Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi” adlı otobiyografik romanı yayımlandığında yazarın artık iki çocuğu vardır. Sanattan kazandığı parayla ailesini geçindirmeye çalışan Joyce, Zürih’te yoksulluk içinde yaşar. Ancak bu kötü şartlar belki de yazarı motive eden koşullar olur ve en büyük eseri olan Ulysses üzerine çalışır. Joyce’un en büyük ideali Ulysses’in kitap olarak basılmasıdır ancak yayımcılarla yaşadığı sorunlar nedeniyle bu kitabın basımı yıllarca gecikir. Pek çok yeni tekniği kullandığı bu romanı yayımlandığında edebiyat çevresinde büyük yankı uyandırır.
Dönemi için oldukça sıra dışı olan, günümüzde bile birçok insanın başucu kitabı Ulysses’i Brezilyalı yazar Paulo Coelho, İngiliz yazar Oscar Wilde, Amerikalı yazar Virginia Woolf gibi edebiyatın usta kalemleri sert bir dille eleştirir. Hatta Coelho, Ulysses’i “Edebiyat dünyasında zarara yol açmış, sadece yazım tekniğine odaklanmış bir kitap” olarak değerlendirir.
Joyce ailesi, Zürih’ten sonra Paris’te yaşamaya başlar. 1932’de kızları Lucia’ya şizofreni tanısı konur, gelini akli dengesini yitirir. Joyce artık ailevi sorunlarıyla ilgilenmek zorunda kalır; bir de bunlar yetmezmiş gibi ağır hipermetrop olan gözlerinden defalarca ameliyat geçirir. Giderek görme yetisini kaybeder. Ülser teşhisiyle olduğu ameliyat sonrası 13 Ocak 1941’de vefat eder.
Ulysses, daha önce denenmemiş deneysel bir yazım tekniğine sahip olması nedeniyle yazarı hırçın bir kalem yapar. Bu kitap, bilinç akışı tekniği ile yazılan ilk eserdir. Klasik edebiyatın sınırlarını aşan ve insanın kaleme almaya cesaret edemeyeceği duyguları anlatan Joyce’un alaycı dili ve önceki eserlere muzip bir dille sataşması o dönem için çok yenidir.
1,142 okunma